ŞAMİL, Etox, Sazan, Edonis. Bunlar Türkiye’de bazı girişimcilerin hobi amaçlı yaptığı spor otomobillerden sadece bir kaçı. Bunun gibi onlarca model daha var. Şanlıurfa Endüstri Meslek Lisesi’nde bile spor otomobil yapılmış, varın gerisini siz düşünün.Bunlar otomobile meraklı girişimciler, mühendisler veya öğrenciler tarafından geliştirilen, kesinlikle iyi niyetle yapılan spor otomobiller. Üretim adetleri sınırlı. Bir elin parmağını geçmeyen üretimleri var. Zaten bir çoğu basın toplantısında gösterildikten sonra, garaja çekiliyor. Bir de arada sırada hava atmak için arkadaş toplantılarında ortaya çıkıyor.
Ortak özellikleri ise hepsinin basında ‘Türk Ferrari’si olarak yer bulması. Tamam ortada bir emek var ve ben buna saygı duyuyorum. Yapılan bazı çalışmalar da gerçekten kayda değer. Ama bu araçların bir hobi çalışmasından öteye gitmediğini söylemek lazım. Ortada ne kadar çaba olsa da, yapılan iş bir hobidir. Motorunu bir yerden, şaşisini bir yerden alıp, üstüne dikkat çeken bir kabuk koydunuz mu alın size Türk Ferrarisi.
Yanlış anlaşılmasın yapanların ‘Biz Türk Ferrari’si yaptık’ gibi bir söylemi olduğunu düşünmüyorum. Suç yine biz gazetecilerde. Ne zaman Türklerin geliştirdiği spor bir otomobil ortaya çıksa başlık hazır; “Türk Ferrari’si….”. Çünkü böyle yazıldığı zaman daha çok ilgi çekeceğini düşünüyoruz.Tüm projeleri tabi ki bir tutmamak gerekiyor ama sonuçta hepsi sektör nezdinde aynı kefeye konuyor.
Sonuçta istediğiniz kadar dikkat çekici bir spor otomobil yapın, bırakın dünyada Türkiye’de bile ticarileştirme şansınız yok. Seri otomobil üretmek öyle kolay değil. Zaten aslı varken, çakmasına gerek de yok. İlla da otomobil üretmek istiyorsanız, yapmayın diyen yok. Yapın, ama basını kendi egonuzun tatmini için alet etmeyin. Çünkü, gerçekten buna inananlar, ‘Sazan’a gelenler var.