İtalyan otomobil üreticilerinin rakiplerine göre belki de en önemli avantajı Leonardo Da Vinci’den beri dünyanın en güzel tasarımlarının yapıldığı topraklarda yerleşik olmaları kendilerine bir dez avantaj sağlyor.Otomobiller giderek birbirine benzerken süratli bir şekilde ayrılmayı bilen ve hatlarıyla rakiplerine fark açan Alfa Romeo’nun yollara sinirli bakan yeni kozu Alfa 159 da bundan nasibini almış bir model olmuştur.Geçtiği yerlerde gözleri üzerine odiktiren hatlarını İtalyan tasarımcı Giorgetto Giugiaro’ya borçlu olan 159, üçer far ve burundaki kalbe doğru uzanan sivri kaput hatlarıyla çok asabi görünüyor.Fiat-GM ortaklığıyla Opel Vectra ve Saab 9-3’ü taşıyan platform üzerinde geliştirilen otomobilde, altyapı elemanları marka kimliğine uygun yapıda tasarlanmıştır.Üretilirken klasik olmayı başarmış ender otomobillerden biri olan 156’dan 220 mm uzun ve 80 mm geniş olan 159, gövde yapısı ve fiyatıyla model sınıflandırmasında bir üst basamakta konumlandırılıyor.
Tasarımıda diğer modellerden esinlenmiş olduğu gibi motor ve performansıda diğer modellere esinlenmiş.Fiat modellerinde kullanılan yenilikçi dizellerin ardından Bosch’la birlikte geliştirilen common rail direkt enjeksiyon sistemi de ilk olarak 1997’de Alfa Romeo 156’da kullanılmış ve o günden itibaren otomotiv sektöründe dizel devriminin gerçekleşmesini sağlayan sistem bugün artık üçüncü kuşağa geçmek üzeredir.159’da kullanılan 1.9 litrelik motor yıllardır Fiat modelleri ve son bir yılda da GM bünyesindeki Opel ve Saab modellerinde kullanılıyor.Farklı üst kapak, supap, eksantrik, işletim sistemi ve turbo besleme uygulamalarıyla birçok modele hayat veriyor.
156 çok iyi yol tutabilen bir otomobildi. Yüksek viraj limitleri ve verdiği hakimiyet hissi sporcu karakteriyle çok uyumluydu. 159’da tıpkı 156’da olduğu gibi yine F1 kökenli dörtgen geometrili üçer kollu çift salıncak ve arkada çok kollu aks kullanılırken Opel Vectra ve Saab 9-3’le ortak kullanılan gövde geometrisi 156’ya göre bir kuşak ileri taşınmış. Büyüyen boyutların da etkisiyle tutunma özellikleri konforla beraber geliştirilen 159’da direksiyon keskinliği de hakimiyeti çok yükseltiyor ve 1910 cc’lik motora sahiptir.
Bunlara inanmak gerek ki, inanılmaz tasarımı dışında kalan özellikleri ve İtalyan akımından ayrılıp Alman çizgisine giren 159,tok yapısı ve performansla bezenmiş konforlu sürüş özellikleriyle herhangi bir markayı çağrıştırmamakla kalmayıp Alman olduğunu düşündüren otomobil “hemşehri” rakiplerine meydan okuyor. Ürün iyi ama 159’un Türkiye’deki başarısı fiyat politikası, verilecek hizmet kalitesi ve markanın ikinci eldeki konumunun iyileşitirlmesine bağlı görünüyor.