Alfa Romeo Brera
Alfa Romeo Brera 2011 Model
Alfa Romeo Brera Arabası
Alfa Romeo Brera Otomobili
Alfa Romeo BreraKuşkusuz meraklı bakışlar serisi, daha araçla trafiğe ilk çıktığım dakikalardan başladı. Cem Yılmaz’ın eski reklam filmlerinden birinde geçen laf ise sürekli beynimdeydi: Doktor, bu ne?
Muhtemelen bir başka gezegenden geldiğini ya da bir otomobil fuarından çalınan konsept olduğunu düşünüyorlardı herhalde. Ben ise, “Yok abicim, o bir Torinolu, yani dünyalı… Dost!” gibilerinden bakışlarla yanıt vermeye çalışıyordum! Oldukça muhabbetli kilometreler geçirdik anlayacağınız. Tabii aracın keyifli sürüşü de buna katkıda bulunmadı değil. Brera’nın hakkı Brera’ya olayı…
Alfa Romeo’nun tarihine baktığınızda, aslında markanın en çok akıllara kazınan ve efsane haline gelen modelleri iki kapılı ve spor olanlarıdır. Son dönemde bu tip otomobili bulunmayan Alfa, “kuzuların sessizliği”ni, Brera’nın kükremesiyle bozdu.
O uzaydan geldiği sanılan, ancak Giorgetto Giugiaro ve Alfa Romeo Tasarım Merkezi’nin ortak imzasıyla gerçekleştirilen tasarımı, pek çok ödüllere layık görüldü. Eh, işe iki italyan tasarım merkezi birden girince, ortaya çirkin bir “mahlukat” çıkmasını kimse bekleyemezdi zaten!
Tarihe göndermeler
Brera, markanın son dönemlerdeki kimliğini yansıtan bir ön görünüme sahip. Bu köşeli ve sağlı sollu üçer kare fardan oluşan ön tasarım, ilk bakışta 159’la büyük benzerlik gösteriyor. Tabii bu, araca önden ve tam ortadan bakarsanız öyle.
Hafiften gözünüz yana doğru kayınca, durumun hiç de sandığınız gibi olmadığı ortaya çıkıyor. Nitekim profili, tamamen Alfa’nın geçmişine göndermeler yapan bir yapıya sahip. Aracın yan ve arka görünümünde, (hastaları bilir) bal gibi de Giulietta gibi “efsane” modellerinden esinlenilmiş, göndermeler yapılmış. (Allahım sanki sürüş izlenimi değil, resim sergisi yazıyorum!)
Kalın arka sütun, yatık bagaj bölümü, alt kısmı “V” şeklinde gelen arka cam, çatık kaşlı stop lambaları ve tabii ki kullandığımız modelin hakkını veren dört egzost çıkışı… Daha kalın lastiklere bile gelemeden insanda heyecan yaratıveriyor…
Otomobilin iç mekanıysa, maalesef bu heyecan verici dış görünüm kadar iddialı gelmiyor insana. Tamam, tüm göstergelerin, pilot kabini edasıyla sürücüyü çevreleyen bir şekilde yer almış olması, gösterge panelinin metal görünümlü oluşu, devir saati ve kilometre sayacının dışında kalan göstergelerin orta konsola konulması elbette sportif bir hava katıyor. Ancak bunun dışında pek de sportiflik hissi almakta biraz zorluk çekmedim değil.
Kullandığımız araçtaki deri döşeme, Brera’nın içine yakışır gibi görünmekle birlikte, mesela isteğe bağlı olarak sunulan kırmızı renkli olanını tercih ederdim diye düşündüm. Zira siyah, iç mekanı daha çok iki kişiye göre ayarlanmış bir sportif coupe için fazlaca karanlık kalabiliyor. Hoş, bu açığı, yine isteğe bağlı olarak olınabilen “Skywindow” cam tavanla giderebilmek olası. Ben bunu “keşke”lerimin arasına ekledim bile. iki kişilik diye nitelemem ise, arka koltukların pek de kullanışlı olmamasından kaynaklanıyor. Zira sportif coupe araçların pek çoğunda olduğu gibi, Brera’da da kural değişmemiş. Ancak küçük çocukların sığabileceği bir mekan ve diz mesafesi bulunuyor. Tüm bunların dışında gördüğüm bir kaç ufak ayrıntı, Alfa’nın 159 ile başlattığını duyurduğu kalite hamlesinin henüz ‘pişme’ aşamasında olduğunu hissettirdi bana…
Motor… Orada kal!
iç mekanında karşılaştığım bu durum, aracın kontağını çevirdiğimde, pardon “kontağına bastığımda” (ki düğmeyle çalışıyor) gelen homurtuyla silinip gidiverdi desem yalan olmaz.
3.2 lt V6 motor, bir Alfa kullanıcısının duymak isteyeceği türden bir senfoniyi andırıyor. Bunu, aracın titreşmesinden bile hissetmek apayrı bir heyecan ve adrenalin vesilesi zaten… Altı silindirin, dört egzost çıkışı sayesinde dikkat çektiği 260 HP’lik güç, sonuçta aracın etkileyici dış görünümüne kesinlikle büyük uyum gösteriyor. Aracı görenlerin, “yanılmadıklarını” kanıtlayan bu güçlü motor seçeneği, dört tekerlekten çekiş (Q4) sistemiyle birlikte olunca da, değmeyin keyfine. Biz manuel şanzıman ile kullandık bu bebeği. Dolayısıyla kısa seçilmiş vites aralıklarıyla da ataklık konusunda hiçbir itiraz kabul etmiyor. Hele de biraz yüksek devirlere çıkıldığında duyulan motor sesi yok mu? insanlar bakmasın da, ne yapsın?
Süspansiyon ayarları sportif araca yakışır şekilde bir miktar sert olan Brera, Q4 sistemini de yanına katınca, gerçekten yol tutuş ve kullanım zevki açısından markaya yaraşır bir performans sergiliyor. Fabrika verilerine göre 0’dan 100 km/s hıza 6.8 sn’de ulaşabilen aracın maksimum sürati ise 240 km/s olarak verilmekte.
Böyle bir araç için yakıt tüketimi gibi “sevimsiz” bir konudan bahsetmenin doğru olduğunu pek sanmıyorum. Fabrika verilerini ise, zaten aşağıda sıralayacağım. O yüzden bence “içindekiler” bölümüne bakmakta yarar var. işte, içindekiler:
Sürücü ve yolcu diz hava yastıkları, perde hava yastıkları, ABS+EBD, Araç Dinamik Denge Kontrolü (VDC), yokuşta kaymayı önleyen Hill Holder, arka park sensörü, xenon farlar, çift bölgeli otomatik klima, far+yağmur ve buğu sensörü, radyo CD-çalar gibi standartların yanında isteğe bağlı da bir dolu donanım mevcut. Fiyatına gelince. En ucuz Brera, 2.2 lt olanı yani 53 bin 700 Euro + 1.336 YTL’den başlıyor. Kullandığımız 3.2 V6 Q4 olanıysa 64 bin 250 Euro + 2.466 YTL’den başlıyor. Eğer cam tavanlı istenirse, buna 2 bin euro’dan biraz fazla bir miktar daha ekleniyor. Tabii isteğe bağlı donanımları saymıyoruz.