Ercan Tezer: Yerli Marka Otomobil Neredeyse İmkansız
Otomotiv sektörünün bu haftaki gündemine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı, “Soyadınız gibi otomobil üretin” damgası vurdu.
Erdoğan’ın yaptığı açıklamanın ardından görüştüğümüz sektörün önde gelen temsilcileri, Başbakan’ın toplumda var olan bir özlemi dile getirdiğini belirterek, “Otomobil üretebiliriz. Ancak, küresel bir marka yaratmak neredeyse imkansız” yorumunu yaptılar.
Özlemi dile getirdi
Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) Genel Sekreteri Ercan Tezer, yerli bir otomobil üretme özleminin 1950’li yıllara dayandığını ve bu özlemin sonucunda Devrim projesinin hayata geçirildiğini hatırlattı. Tezer, Başbakan’ın son yaptığı açıklamanın da benzer bir özlemin dile getirilmesi olduğunu belirterek, “Bir yerli otomobil üretimi teknik olarak mümkün görünse de Türkiye’nin başka alanlarda büyümesi gerekiyor.
Halihazırda başarılı bir büyüme yakaladığımız ticari araç alanında çok daha kuvvetli olabiliriz” dedi. Böyle bir niyetin olması halinde konuyla ilgili tarafların biraraya gelerek işin stratejisini ortaya koymaları gerektiğini ifade eden Tezer, fizibilite çalışmasının ardından daha gerçekçi yorumların yapılabileceğini söyledi.
“Küresel marka yaratalım” söyleminin içinin mutlaka doldurulması gerektiğini vurgulayan Tezer, “Bugün küresel marka yaratalım söylemini hayata geçirebilmiş altı ülke var. Bunlar tüm dünyada üretim yapıyor. Dolayısıyla bu işin ilk adımı olarak ilgili tarafların biraraya gelip maliyeti nedir? Tedarik zinciri, satış-dağıtım ağı nasıl olacaktır? Bunları tartışması ve netleştirmesi gerekiyor” yorumunu yaptı.
Biz hazırız ama eksikler var
Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Celal Kaya ise üyelerinin yerli bir otomobilin yüzde 80’inin üretebilecek kapasitede olduğunu vurguladı. “Elektronik aksamlarda eksiğimiz var ama diğer açıdan hazırız” diyen Celal Kaya’ya göre yaklaşık 1 milyar dolarlık bir yatırımla yerli bir otomobil üretmek mümkün.
Üretim ayağında en önemli eksikliklerin ürünün geliştirme ve test aşamalarında dışa bağımlılık olduğunu ifade eden Kaya, “Strateji belgesinde test pistleri ve arge çalışmalarına destek verilmesi yönünde birkarar alındı. Öncelikle bunların yapılması ve hayata geçirilmesi gerekiyor. Bizim üyelerimizi adına ben TAYSAD olarak yerli otomobil üretimine talibim. Bu otomobilin yüzde80’ini yaparım. Elektronik alandaki eksiklikleri ise yeni yatırımlarla kapatabiliriz. Türk otomotiv sanayisinde ticari araçlarda TEMSA, BMC gibi küresel markalar var. Kendi otobüsümüzü, minibüsümüzü, traktörümüzü üretiyoruz.
Otomobili de üretebiliriz” diye konuştu. Celal Kaya, otomobil üretimi ile küresel marka yaratmanın ise iki farklı konu olduğuna dikkat çekerek, “Bugün tüm dünyada altı ülkenin küresel markası bulunuyor. Bunların hepsi de en az 100 yıllık. Sadece Güney Kore, 1966’da başlamış ki o da 50 yılı aşmış. Devlet politikası olarak bakılması lazım. Kore ile aynı zamanda başladık ama sonra yarı yolda biz durduk. O yüzden bugünden sonra küresel bir marka yaratmamız çok zor, neredeyse imkansız. 50 yıldan aşağı olmaz.”
Pazar yetersiz, satın alınabilir
Renault Mais Genel Müdürü ve Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Eski Başkanı İbrahim Aybar ise iç Pazar şartlarının tek başına bir model üretimi için yeterli olmadığını belirterek, “Dış pazara yönelik bir marka yaratmak ise neredeyse imkansız” dedi.
Türkiye’de en çok satılan modelin geçen yıl yaklaşık 29 bin adet satılan ve yaklaşık yüzde 90 yerlilik oranı ile üretilen Renault Symbol olduğunu söyleyen Aybar, “Bu örneği incelediğimiz zaman en çok satan aracın bile üretim için ekonomik ölçeği yakalayamadığını görülüyor” diye konuştu.
Çin, Hindistan gibi ülkelerde nüfus ve talep yüksek olduğundan bazı markaların oluştuğunu ifade eden Aybar, bu araçların özellikle AB standartlarını ve AB’deki tüketici taleplerini karşılayamadığını söyledi. Yeni üretilecek aracın hangi pazarı hedefleyeceğinin çok önemli olduğunu belirten Aybar, “Bugün 22 farklı segmentte araç üretiliyor. Bu model hangi segmentte girecek. Bu segmentteki araçlarla nasıl rekabet edecek. Türkiye açık bir pazar ve araç konusunda bölge pazarlarında doygunluk var. Nasıl ve kime satacaksınız?” dedi.
Yeni bir marka oluşturmak yerine Türk girişimcilerin dünyada mevcut olan bir markayı satın almalarının daha mantıklı olacağını söyleyen Aybar, “Yeni bir markayı yaratmanın bedeli 2 milyar Euro’ları buluyor. Onun yerine Türk girişimciler olarak daha önce yaratılmış, belirli bir ismi olan ancak kriz nedeniyle zora düşmüş dünyadaki 60’ı aşan markadan birini satın alıp, üretip pazarlamak daha mantıklı olacaktır” diye konuştu.
Beş fabrika 600 bin otomobil üretti
Türkiye’nin kendi otomobil markası üretimindeki ilk adımı Devrim ile atılmıştı. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Devrim’den dört adet üretmiş daha sonra proje rafa kalkmıştı. Bugün gelinen noktada Türkiye’de OSD’ye kayıtlı 16 firma bulunuyor. Bunların arasında sadece beş tanesi otomobil üretimi yapıyor. Dört firmadan Honda ve Toyota tamamen yabancı sermayeli üretim yaparken, Hyundai, Tofaş, OyakRenault yabancı ortaklarıyla üretim yapıyor. Geçtiğimiz yıl 1 milyon 124 bin taşıt aracının üretildiği Türkiye’de, 603 bin otomobil imalatı gerçekleştirildi. Söz konusu araçların yaklaşık yüzde 70’i ise ihraç edildi.
Türkiye’de ithal motor dışında toplu olarak üretilen ilk otomobil markası olan Anadol’un yanı sıra ilk Türk üretimi otomobil ise 1961’de TCDD tarafından yalnızca dört adet üretilen “Devrim” olmuştu.
Devrim’in ardından üretimi başlayan Anadol ise bir efsane haline geldi. Anadol, Vehbi Koç tarafından kurulan Otosan Otomobil Sanayi A.Ş. tarafından 1966-1984 yılları arasında İstanbul’daki fabrikada üretilmişti.
Anadol’un üretimi 19 Aralık 1966’da başlamış olsa da, satış ve trafik tescili için gerekli olan “Yeterlilik Belgesi” ve “Araçların imal, tadil ve montajı hakkında teknik şartları gösteren Yönetmelik” onayı Makina Mühendisleri Odası’ndan 28 Şubat 1967 tarihinde alınmış ve dolayısı ile Anadol satışları bu tarihten sonra başlamıştı.
Anadol adı, açılan isim yarışması sonucunda finale kalan, Anadolu, Anadol ve Koç arasından seçilmişti. Az sayıda kalan örnekleri, günümüzde klasik kabul edilmekte, meraklıları tarafından korunmakta ve kullanılmaktadır. Ayrıca ortadan kesilerek kamyonet yapılmış biçimleri ile adını aldığı Anadolu’nun küçük şehirlerinde halen kullanılıyor. Anadol’un sportif modelleri bugün halen düzenlenen organizasyonlarda boy gösterirken, otomobil meraklılarının büyük ilgisini topluyor.