Yazının hemen başında şu “Qashqai” meselesini bir çözümleyelim isterseniz. Nitekim “Kaşkay” okunuyor, aklınızın bir köşesinde bulunsun. Ne de olsa adını telaffuz edemediğimiz araçları pek sevmeyiz ya da kendimizce adlar uydururuz, yapmadık değil!
Evet, bunu çözdükten hemen sonra, ana konuya gelebiliriz. Son dönemde malumunuz, küresel ısınma tartışmaları aldı başını yürüdü. Bu, son dönemde SUV yani “iri kıyım” arazi araçlarının satışlarını etkileyince, üreticiler tarafından farklı arayışların gündeme gelmesine neden oldu. “Crossover” denilen sınıf, Amerika’dan başlayarak yayılmaya başladı. Yani hem abartılı olmayacak, hem SUV havası ve özellikleri taşıyacak, ama aynı zamanda da bir binek otomobil kadar rahat kullanılacak, daha küçük hacimli motorlarla gidebilecek.
işte bu yeni rüzgar, Amerika’da da üretim yapan Nissan’ın, benzer bir çözümü Avrupa’ya da uyarlamasına neden oldu. Avrupa’daki tasarım merkezine, biraz farklı bir emir verildi tabii. “Kompakt orta sınıf otomobiller sınıfına alternatif olacak, ama 4×4 zevki verecek bir araç istiyoruz!” Mesaj alındı ve ortaya Qashqai çıktı.
4×4 şart mıdır?
Gerçekten de kendisine rakip olarak orta sınıf otomobilleri alan bir araç Qashqai. Ancak arazi araçları gibi yüksek sürüş pozisyonuna sahip olarak, bu tip araçlara imrenenlerin nefsini köreltmeyi de amaçlıyor bir anlamda.
Türkiye’de de kendisini yüksekte ve güvende hissetmek isteyen kadın sürücüleri cezbetmeyi hedefleyen Qashqai, bu misyonu layıkıyla yerine getirebilecek modellerden. Arkasından “Aaaaa, küçük Murano!” diye benzetmeler yapanlara kulak asmayan Qashqai, kendisini iddialı bir 4×4 olarak görmüyor zaten!
Amerika’da yaygın olan bir pazarlama taktiğini bu sınıf bir araçla Avrupa ve tabii ki Türkiye’ye de sokan Nissan, 4×2 yani iki tekerlekten çekişli versiyonunu da satışa sundu. Aslında içimden “4×4 versiyonu da var aslında” demek geliyor. üünkü bu özelliği hemen hiç kullanmaya gerek duymayanların, daha makul bir fiyata 4×2’sini tercih edeceklerinden kuşkum yok! Bu yüzden başlığa cevabım, “Hayır değildir!” olacak.
Orta sınıf araç gibi
Qashqai için dış tasarım açısından pek fazla konuşmak istemiyorum. Zira fotoğraflar bence bunun için var. Asıl, iç mekan daha önemli diye düşünüyorum.
iç mekan, gerçekten de sportif bir orta sınıf otomobili andırıyor. Yuvarlak ve içeri gömülü göstergeler, onların ortasında yeralan dairenin içindeki dijital benzin ve hararet göstergeleri, sportif ve tüm kumandaların sol tarafa toplandığı çok fonksiyonlu direksiyon simidi… Yine hoş tasarlanmış ancak bir miktar keşif ve alışkanlık gerektirebilecek müzik seti ile klima kumandalarının bulunduğu orta konsol göze çarpanlardan. Yol bilgisayarının fonksiyonlarını göstergenin dibindeki düğmeden değiştirtmek ise, herhalde Asyalı üreticilerin yeni trendi olsa gerek. üünkü Qashqai da öyle.
Bunun dışında koltuklar, gerçekten de sportif havada yapılmaya çalışılmış. Ancak keşke yan destekleri biraz daha fazla olsaydı ve kumaş döşemeler farklı kumaştan olsaydı diye içimden geçirmedim değil. Tabii yine “daha fazlası”nı isteyen ben, bir miktar daha eşya gözü arayıp durdum içeride. Ancak bu, tamamen de yetersiz anlamına gelmesin. Sadece bardaklıklar doluyken, telefonu nereye koyacağımı şaşırdım, o kadar.
Bir ilginç yön de, orta konsoldaki ışıklı resimler! Bunlar, aslında kimlerin kemerini takmadığını gösteren uyarılar. şayet arkadaki çocuklarınız kemer takmadıysa, bunu orta konsolda görüyorsunuz, arkanıza dönmeniz gerekmiyor. Bu da hoş bir ayrıntı olarak kayda geçti.
Bunların dışında genelde sessiz olan iç mekanda, kaliteli malzeme kullanımı sayesinde bozuk yollarda “fare tıkırtısı” hissetmedim. Hatta yüksek hızda yan aynalar dışında pek fazla rüzgar sesi de duymadım desem yalan değil. iç mekanda diz genişliği yeterli. Bagaj ise geniş tutulmuş.
Cüsseye göre tutumlu
Kullandığımız 4×2 versiyonu, sadece 1.6 lt benzinli motor ve 5 ileri manuel şanzımanla satılıyor. Bu motor, 115 HP gücüyle kağıt üzerinde güçsüz gibi gelse de, kısa oranlı viteslerin de desteğiyle öyle olmadığını kanıtlıyor.
Sadece ara hızlanmalarda bazen isteksiz davranan motor, bu araç için gayet başarılı bir seçim olmuş. Nitekim ilk hızlanması başarılı. Ayrıca 175 km/s’lik maksimum hız da öyle. Zaten fazlası, böyle yüksek ve orta halli boyutlara sahip bir araç için pek de gerekli değil diye düşünüyorum. Ayrıca bir olumlu özelliği de, yakıt tüketimi. Nitekim aralarda ufak devirli kullanımlar serpiştirdiğim “karma” kullanımla ortalama 8 litre civarında tükettim. Daha aza indirmek mümkün görünürken, sürekli devirli kullanımlarda 9.5-10 litreyi görmek şaşırtmasın.
Yol tutuşu genelde başarılı görünen Qashqai, yüksekliği ve iki tekerlekten çekişli (önden) nedeniyle zaman zaman virajlarda ufak tedirginliklere neden olabiliyor. Ancak hakim olunmayacak gibi değil. üstelik isteğe bağlı olarak ESP ile de satın alabilirsiniz.
Fiyatıyla ve özellikleriyle iddialı olan Qashqai, gerçekten de ilgi çekeceğe benziyor. Haydi hayırlısı…
Neleri var?
———–
ABS+EBD, çift bölgeli otomatik klima, elektrikli camlar, elektrik kumandalı katlanabilen ve ısıtmalı yan aynalar, direksiyondan kumandalı radyo/CD çalar, deri direksiyon simidi, yüksekliği ayarlanabilir sürücü koltuğu, alaşım jantlar, arka park yardımcısı, far ve yağmur sensörü gibi…